Kur’an’ı gündelik hayatın içine almak ve onunla diyaloğu kesintisiz bir şekilde sürdürmek özellikle Müslümanlar için olmazsa olmaz bir öneme sahiptir ve bu konuda bütün Müslümanlar aynı düşüncededirler. Çünkü Kur’an’ın işlevselliği onunla kurulacak diyaloğa bağlıdır. Yani Kur’an’ın onu öğrenip anlama gayretine girmeyen kimseye yapacağı bir şey yoktur ve bunun böyle olduğunu söyleyen de onu insanlığa bizzat göndere lütfunda bulunan Allah Teala’dır. Nitekim O, şöyle buyurur: “Size Allah tarafından hak ve hakikati gösteren bir ışık, apaçık bir ilahi hitap/Kur’an gelmiş bulunmaktadır. Allah, kendi hoşnutluğu kazanmak isteyenleri bu Kur’an vesilesiyle esenlik, huzur ve mutluluğun yollarına ulaştırır ve rahmetiyle inkarcılığın koyu karanlıklarından imanın aydınlığına çıkarıp dosdoğru yola kavuşturur” (Maide,15-16). Yani insanın nihai hedefi Allah’ın hoşnutluğu olmalı ve buna ulaşabilmek için de O’nun mesajlarına kulak kesilip ne dediğini anlamanın gayreti içinde bulunmalıdır. Bu tıpkı doktorun hastaya yazdığı ilacı alıp kullanma zahmetine katlanmak gibi bir durumdur. Çünkü hasta zahmet edip de ilaca ulaşmaz ve onu kullanmaktan uzak durursa ne kadar etkili de olsa bu ilacın ona yapabileceği bir şey yoktur. İşte Kur’an da ruhi-manevi hastalıkların, ahlaki erozyonun ve toplumsal çürümüşlüğün yegâne reçetesi olarak kabul edilip değerlendirilmelidir ki, bir işlev görmüş olsun. Yoksa etkisiz hale getirilmiş olur ki, bu da tek başına ayrıca bir sorumluluk gerektirir.
Kur’an’la diyalog için bir adım atmak, dolayısıyla Allah Teala ile bağları güçlendirmeye ve O’nun dediklerine odaklanmaya bir başlangıç yapmak amacıyla hazırlanan bu kitabın büyük ölçüde insan-Kur’an ilişkisini geliştireceği ve sonuç olarak Kur’an’ın bütününe yönelmeye zemin hazırlayacağı okunduktan sonra anlaşılıp teslim edileceği düşünülmektedir. Denemek gerekir!