Söğüt, mavi-mor tepelerin ardındadır. Zaferi kazansınlar, yorgun atlarıyla koşacaklar Söğüte Gece, bütün Söğüt fenerlerle aydınlanacak. Çıralarla, meşalelerle dolaşacaklar. O harap, yanık Söğütte. Türkülerle, marşlarla. Hele şu dağlar aşılsın da Köse Memiş o zaman yangından harabolmuş Çardaklı Kahveyi yeniden kurar. Gençler doluşurlar artık.
Anlat Osman Ağabey! derler. O da anlatır.
Taa baştan İnönüden. Sakaryaya, Sakaryadan şimdiye olanları Öbürleri de anlatırlar. Öbürleri Onlardan kimler sağ kaldıysa.
Osman atının üstüne yığıldığında, hayvan, binicisini şaşkın sersem dolaştırdı. Sonra onu yumuşak bir döşeğe yatırır gibi yere bıraktı. Başında dikildi. Öylece eğik, mahzun
Ağustos Başağı, yaşanmışlıkla yoğrulu bir Kurtuluş Savaşı romanı Osmanlı Devletinin kuruluş toprağı Söğütte, bu kez cumhuriyet tomurcuklarının patlayışı Yazar romanı sadece yazılı belgelerle değil, o coğrafyada yaşamış Ali Amca ve Memiş Dayı gibi gerçek kişilerden dinledikleriyle oluşturmuştur. Çokumun bu eseri 1984-86 yıllarında Söğüt atmosferinde yaptığı araştırmalarla güçlendirerek kaleme alması, ayrı bir özelliktir.