Medeniyetler, ilim, felsefe ve sanat üçlüsünün üzerinde oturur. Bir başka üçlü tasnif yapılırsa şöyle de denilebilir; Medeniyetler kişiler, kitaplar ve kurumlarla oluşumunu tamamlar. Kişiler ile âlim, filozof ve sanatkârlar, kitaplarla bu şahsiyetlerin kaleme aldığı farklı dillerdeki eserler, kurumlar ile de yine onların desteğiyle hizmete sunulan hayatın çok değişik alanlarındaki müesseseler ve onların temsilcileri kasdedilmektedir.
İşte medeniyetimizin, Bursa’mızın, kültür tarihimizin önemli şahsiyetlerinden biri de Üftâde adıyla tanınan Muhammed Muhyiddin Efendi’dir. Onun sohbet ve eserleri bu kültür ve uygarlığa katkıda bulunmuş, Uludağ’ın eteklerinde kurduğu dergâh ise dinîtasavvufî anlayışın tanınması, sevilmesi, yaşanması ve yaygınlık kazanmasına doğrudan hizmet etmiş, omuz vermiştir.
Yaklaşık beşyüz sene önce Bursa’da doğan ve bu güzel şehirde 1580’de vefat eden Üftâde’nin Türkçe şiirleri Divan adıyla, cami ve dergâhda yaptığı sohbetleri ise Vakıat ismiyle müridi/talebesi Aziz Mahmud Hüdayî tarafından kaleme alınarak günümüze ulaştırılmıştır.
İşte medeniyetimizin, Bursa’mızın, kültür tarihimizin önemli şahsiyetlerinden biri de Üftâde adıyla tanınan Muhammed Muhyiddin Efendi’dir. Onun sohbet ve eserleri bu kültür ve uygarlığa katkıda bulunmuş, Uludağ’ın eteklerinde kurduğu dergâh ise dinî-tasavvufî anlayışın tanınması, sevilmesi, yaşanması ve yaygınlık kazanmasına doğrudan hizmet etmiş, omuz vermiştir.
Bursa’mızın, Buhara’lı Emir Sultan’dan sonra en meşhur Allah dostu olan Üftâde, gönüllere huzur ve sükûn vermeye bugün de eser, fikir ve menkıbeleriyle devam etmektedir.
Yüzyıllardan beri biz sadece Üftâde ve dostlarını değil, onlarla birlikte kendimizi, kendi kültür ve medeniyetimizin bazı boyutlarını tanımanın kapılarını da aralıyoruz. Çünkü dünü tanımadan yarını inşa etmek, maziyi bilmeden müstakbeli planlamak mümkün değildir.