Oğlum Ömer Faruk 1989, babam Mehmet Efendi 2011, annem Fatma Hanım 2015'te vefat etti. Onlarla ilgili olarak kaleme aldığım hissiyatımın yıllar sonra bir risale halinde bir araya geleceğini nereden bilebilirdim? Üstelik oğlumun vefatından sonra yazdığım yazıyı bugüne kadar hiç kimseye göstermedim. Babamın vefatından sonra dergilerde yayınlanan röportajlarım bir tarafa bu eserdeki yazının müsebbibi kardeşim İsmail Kara'dır. Kutuz Hoca'nın Hatıraları isimli eserin genişletilmiş ikinci baskısı için her üçümüzün (kendisi, Hüseyin ve ben) hatıralarımızı yazmamızın uygun olacağını söyledi. Yazdık. Söz konusu eser 2015'te ya yınlandı. Annem ile ilgili duygularımı terennüm eden bazı şiirler sağlığında yazmıştım. Anne ve babamla ilgili yazılar ayrı ayrı broşürler halinde aile içi mahfillerde birkaç yıldan beri tedavülde idi. Şimdi üçü bir arada kisve-i tab'a büründü.
Fatma/Mehmet çifti ile ilgili hatıralar öncelikle onların evlat/gelin/damat ve torunları için önemlidir. Bizim de ilk muhatablarımız onlardır. İkinci halkada Kutuz Hoca'nın vefalı talebeleri üçüncü halkayı cemaati, komşuları ve diğer dostları oluşturmaktadır. Bu kitabı sebeb-i telifimiz ise rahmetle anılmalarına vesile olmaktır...
Her zaman olduğu gibi bu kitabın sayfa düzenine emek veren dostum Mehmet Temelli'ye şükran borcum vardır.
“Allahım! O ikisi beni küçüklüğümde sevgiyle görüp gözettikleri gibi sen de onları merhametinle kolla!”
“Ey Rabbimiz! Beni, anamı, babamı ve müminleri affet!” “Allahım! Bize göz aydınlığı olacak eşler ve nesiller ver ve bizi muttakilere önder eyle!”
Mustafa Kara Bursa, 03.06.2020