Gelirken getirmediğin, giderken de gitmelerine mâni olamadığın hiçbir şeye benim diyemezsin. Benim diyemediğin şeyden hak talep edemezsin. Hak talep edemediğin şeyden şikâyet edemezsin. Ama aldandın bir kere. Damarlarına kadar işlemiş haram sevdaya mukabil, sana şah damarından daha yakın olduğunu söyleyen bir Rabbin vardı. Duymadın! Kimse bilmez diye derinlere gömdüğün dertlerine mukabil, yarattığı kalbin atomlarına kadar işiten Rabbin vardı. Anlamadın! Onların batıp giden sevgilileri çiçek alırken, bizim Sevdiğimiz (c.c.) tüm çiçekleri yarattı. Görmedin! Şimdi hüzünlü yüreğine şöyle söyle dostum: Geçmez sandığın ne varsa geçiyor. İçin geçiyor önce. Sonra anıların gözlerinin önünden geçiyor. Geçmez sandığın kabuk tutan yaraların da geçiyor. Ben de gidiyorum artık, gözümün önünden kabrim geçiyor. Kestiğim elimi ispat olsun diye gözlerimin önünde tamir eden Allah’ım! Kırık gönlümü başka cerrahlara götürdüğüm her gün için affet!