Aşk... sonsuz bir huzurun tek adresi... Aşk... dertlerin dipsiz kuyusu... Aşk taban tabana zıt duygu ve durumların sınırsız diyalektiği... Bir aşk vardır... yağmur yağmadığı için, susuz kalan bir dere gibidir. Ama bir aşk daha vardır ki toprağın bağrından çıkan bir pınar gibidir. İlki insani aşktır. İkincisi ise metafiziğin ışığıyla aydınlanmış olanıdır aşkın... Bazen yalnızlıktır aşk... Sonsuz kalabalık içinde bazen yalnızlığı aşmaktır, yanında tek bir kişi bile olmaksızın... Aşka yalvarmak gerek bazen, Ey aşk , sana gelmeme izin ver demesini bilmeli insan... Aşk ruhun susamasıdır... Aşk, kuruyan ırmağa dönen ruhun susayışıdır. Aşk sadece bir duygu değildir... Aşk bir görevdir. İnsan sevmelidir... Aşk bir emirdir...
Diyorsun ki: Duygularıma hakim olamıyorum... Bulutlar gibi gelip gidiyorlar... Aşk bu işte , duyguların yürekte, gökyüzündeki bulutlar misali gidip gelmesidir, aşk...
İnsan aşık olmalı, istese de istemese de... İnsan içindeki sevginin ölümünden korkar... Ama sevgi asla ölmez... Öldü sanılan sevgi çoğu kez daha yüce bir şeye dönüşmek için bekler...
Ey aşk... Bizi bırakma... Söyle... Nereye yöneltiyorsun beni? Seni nerede arayacağız, öğret bize... Alevler içindeki yüreğimizde mi? Sürekli bizimle ol, ey aşk?
Aşk karşımızda... Aşk arkamızda... Aşk bizimle... Aşk altımızda, toprakta... Aşk üstümüzde, gökyüzünde... Aşk sağımızda... Aşk solumuzda... Aşk kalbimizde...
Ey aşk... seni nasıl arayacağımızı göster bize... Bize kendini buldur... Seni görebilmek için yaratıldık biz...
Ey aşk, demir leblebi oldun çiğneyene... yetmedi...
Kiyl-ü kâl ettin ilmi, her ne var ise bu alemde, sen oldun sadece... yetmedi...
Himmet et bize, her şey oldun ki madem sen, bâd-ı sabâdan gayri kimsenin girmediği kapımızdan içeri sen gir... himmet eyle... herkesin hakir gördüğü alnımızı sen öp... sadece bir defa da olsa...