16. Yüzyıldan itibaren Batı'da Hristiyanlık özelinde Din'e, Din'in müesses yapısı kiliseye ve dolayısıyla din adamlarına yönelik bir muhalefet başlamıştır. Bu muhalefet zamanla şiddetini arttırmış, Aydınlanma Hareketi ile ideal kimliğine kavuşmuş ve bir bakıma sonraki gelişmelerin yönünü tayin eden güçlü bir referansa dönüşmüştür. Aydınlanmacı hareketin insanı merkeze alan ve dini referanslar karşısında aklı yücelten tavrı, pozitivist anlayışların vücut bulmasına ve inanç noktasında Deizm ve Ateizm gibi yarı felsefi-dini tutumların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu çalışmada, yaşamının önemli bir bölümünde Ateist bir tutum sergileyen ve ömrünün sonlarına doğru akli referanslar bağlamında Tanrı'nın varlığını kabul ettiğini dile getiren Antony Flew konu edinilmiş, onun gerekçeleri üzerinden Ateizm ve Deizm eleştirel bir bakışla ele alınmaya çalışılmıştır