Ay... Gülcemal, bir dramın ortasında varoluşun ve ölümün hükmünü yürüttüğü yerde bir dostluğun ve içten içe yanan bir kav gibi, kendini duyuran bir aşkın öyküsü. Ve yönetimler eliyle parça parçaya ayrılan, yerinden yurdundan koparılan, buna rağmen bütün sıcaklığıyla aşkın, sadakatin o korunaklı yuvasına tutunan insanların öyküsü. Bu öyküler, kurgusuyla, anlatım tarzıyla ve bütün şiiriyetiyle arı duru insanı, içindeki insanı ne pahasına olursa olsun korumuş olan iyi insanların dünyasını anlatıyor. Hikâyelere eşlik eden ve insana güveni her satırda tazeleyen bakış açısı o kadar saf ve o denli içten ki, sanki soğuk ve berrak sular altında kalbin ve niyetlerin kirinden pasından arındırıldığı inancı hikâyelerin atmosferini meydana getiriyor.