Ayasofya; ilk günkü gibi renkli ve İstanbullu, hem herkese ait hem hiç kimsenin… 1500 yıllık mabet; mozaiklerden mihraba, Bizans İmparatoru Ioustinianos’tan Fatih Sultan Mehmed’e, hünkâr mahfilinden Hz. İsa’ya Yakarış/Şefaat sahnesine, Venedikli Henricus Dandolo’dan Osmanlı'nın hattatlarına ve I. Mahmud Kütüphanesi’ne, beş Padişahın türbelerine değin birçok ismin, hayatın ve olayın hâlâ değişmeyen dekoru. Bu eski zaman ülkesi için şüphesiz çok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Şimdi ise Dr. Sedat Bornovalı İstanbul’un bu kadim yapısını ve çağlar boyu mabedde biriken engin hafızayı, sanat tarihi perspektifiyle ve akıcı üslubuyla yoğurarak anlatıyor. Elinizdeki kitap, Ayasofya’nın hem Bizans hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemlerindeki şahitliklerini somut bilgilerle anlatan bir kaynak eser hükmünde aslında. Bornovalı, bir yandan Bizans ve Osmanlı zamanlarından kalma sanatsal, mimari ve dinî unsurları hatırlatırken diğer yandan önce Mimar Sinan'ın mahareti ardından Sultan Abdülmecid’in direktifiyle, İtalyan Fossati Kardeşlerin eliyle yenilenen Ayasofya’nın Mustafa Kemal Atatürk zamanına uzanan serencamını ve günümüzden geleceğe bakışını hikâye ediyor. Evet, Sedat Bornovalı’nın rehberliğinde, Tarihin En Uzun Şiiri’ne dokunacak, mazinin koridorunda ideolojilerin değil bilimin, sanatın ve tarihin yön verdiği bir seyahate çıkacaksınız.