Orada üçüncü bir adam daha vardı. Ne kadar zamandır oradaydı, konuşulanların ne kadarını duymuştu, hiçbiri bilmiyordu. Üç kişiden oluşan bu küçük gruptan uzak bir köşede duvara yaslanarak yere çömelmişti. Yılana benzeyen gövdesi tekinsiz bir sessizlik içindeydi; yumruk yaptığı sağ elindeki damarların seğirmesini saymazsak hareketsizdi. Kare şeklindeki bir kutu ve üzerindeki siyah örtü onu kurnazca sahneden gizliyordu. Bu dramanın her perdesini gözlerini bir an bile ayırmadan pürdikkat seyretmişti, artık müdahale etmenin vakti gelip çatmıştı. Bilimsel düşünceyi karakter yaratmada kullanan bir yazar Arthur Conan Doyle. Sherlock Holmes romanlarında olduğu gibi öyküleri de tekinsizlik atmosferinde geçiyor. Bilimle, akılla, mantıkla açıklanamayan paralel bir dünyaya sürüklüyor okuru. Yerde, gökte ve denizde yaşayan acayip yaratıklarla tanıştırıyor. Bir yanda intikam peşindeki hayaletler, canavarlar, mumyalar, öte yanda çılgın mucitler, ölümsüzlük arayışı ve devletlerin emrine sunulacak ölümcül silahlar… Esrarengizin karşı konulamayan daveti…