Belemir, sehl-î mümtenî söz sanatının redif redif kullanıldığı; teşbih, intâk, hüsn-î ta'lil, asonans ve aliterasyon, kinaye, tezat, tekrir, tenâsüp, istifham, nida, cinas, mübalağa ve teşhis söz sanatları örneklerinin mısra aralarına serpiştirildiği bir çalışmadır... Ve bu çalışmayı oluşturan şiirlerden 25'e yakını, çeşitli ses sanatçıları ve müzik grupları tarafından bestelenmiş ve icra edilmiştir. Okuma sürecinde, okuduğunu anlamanın yahut kavramanın bir gereğidir yazmak... Yazmak, düşünmenin ve yorumlamanın mûktedir ordusudur; sözcükler yahut tamlamalar hatta ikilemeler kuşanıp, zamanın ve mekânın sınırlandırılışına kalkışma hareketidir. Ben, bildiğim coğrafyada at binerim; tanıdığım coğrâfyayla doldururum heybemi; yalnızca emîn olduğum coğrâfyanın nimetleriyle beslenirim. Şâyet roman sanatını öğrenmiş olsaydım, roman yazarı olurdum; resim sanatı ile hemhâl olsaydım, ressam olurdum; meselâ yontma sanatıyla uğraşsaydım, heykeltıraş olmam muhakkaktı. Fakat ben şiiri sevdim. Gençliğimin en güzel yıllarını, şiiri öğrenmek ve şiirle hemhâl olmakla geçirdim. Hatıralarımın ve hayâllerimin, kütüğüne çivi gibi çakacağım, göğsüne harf harf kazıyacağım bir mâliki olmalıydı; insan unsurunun çokça üzerinde, zamanın biraz daha ötesinde... Ruhun ve nefsin terbiyesini ve tesviyesini şiirde buldum ve şiirle perçinledim. İnsana, doğaya yahut canlı-cansız pek çok şeyin güzelliğini ve çirkinliğini beyândan sakındım. Ancak iyi de söylesem kötü de desem, bir şiirle nicesinden tebessümler sağdım.