Gün ikindiyi aşıp da avlu duvarlarının gölgesi ilerlemeye başlayınca köyün yaşlı kadınları birer ikişer avlularının önüne çıkar, birinin ya da ikisinin önünde gölgeye çul sererlerdi. Sonra gelinler, kızlar, çocuklar birer ikişer eğrelti gibi yaklaşırlar derken birer küme oluşurdu. Kimi yünün eğirir, kimi örgüsünü örer, kimi söküğü dikiği ile uğraşır, kimi akşam yemeğinin erzağını hazırlardı. Söz sözü açar, geçmişten geleceğe, öbür dünyadan bu dünyaya kadar türlü şeyler anlatırlardı. Köyün hayat okulu bu kümelerdi. Her genç kız, utansa da, sıkılsa da, kızarsa da, bozarsa da, gerek gizli gizli, gerek açık kulak kabartarak kendilerine göre bir şeyler kapar, bir şeyler öğrenirlerdi.
(Arka Kapak)