Hiç şüphesiz din, bir iman, ibadet ve ahlak olduğu kadar, dünya hayatını düzenleyen bir hukuktur, bir sistemdir de aynı zamanda. Amacı insanları hem bu dünyada hem de âhirette mutlu etmektir. Mutluluğun başka bir yolu da yoktur.
Tarih şahittir ki; insanların en mutlu olduğu çağlar, İslam'ın en güzel uygulandığı çağlardır. Sonraki zamanlarda ise uygulanabildiği ölçüde sağlanan mutlulukla yetinmek durumunda kalınmıştır. Küfrün ve inkârın tarihi ise baştan sona karanlık ve zulüm çağlarıdır.
Buna rağmen bu milleti İslam medeniyetinden çıkarıp Batı'nın küfür medeniyetine sokmak isteyen içimizdeki ve dışımızdaki İslam düşmanları, en zayıf düştüğümüz zamanda üzerimize çullanıp bize zorla o medeniyeti yamadılar, özellikle de laiklik ilkesini bahane ederek bizi İslam'dan uzaklaştırdılar.
Sonuçta, adı Müslüman ama dinden uzak olan, hatta onu çirkin gören, böylece dinden çıkıp kâfir olduğu halde hâlâ kendini Müslüman sayan bir sürü insan, sistemi ele geçirerek halka zulmettiler.
İşte bizim derdimiz bu cahiliye den kurtularak yeniden İslam'a dönmektir. Davamız da İslam'ı öğrenerek, yaşayarak ve yaşatarak topluma ve devlet hayatımıza hâkim kılmaktır.
Bize Düşen, bunun yolunu yordamını aramak ve gereğini yapmak içindir.