Böyle kendilerinin bile tadına varmadıkları buluşlarla yaşamadıkları, düşünmedikleri, inanmadıkları hayalleri hikâye edenler belki dünkülerin yapmadığı bir şeyi yapıyorlar. Fakat ısrarla bir hareketin zıddını yapmak da bir nevi taklit değil midir? Evvelkiler normal diye gayritabiî görünmeye, evvelkiler aklı başında diye deli taklidi yapmaya çalışmak da bir nevi tesir altında kalmak değil midir?
Orijinal demek garip, ters, münasebetsiz demek değildir. Orijinalite, insanın olmadığı gibi görünmesi, sahte olması demek değildir. Hayatta samimî olmayanlar nasıl hoş görülmezse, edebiyatta da sevimli durmaz.
(Faruk Nafiz)
Türkçede bulduğum kusur Cümlesidir. Bana öyle geliyor ki fail, meful ve fiil diye bir kaide çemberi içine alınan Türk Cümlesi, sunî, uydurma bir Türkçedir. Bu gramerin kimler tarafından ve nasıl yapıldığını tetkik etmelidir.
Dikkat ediniz! En iyi konuşanların nutuklarına ve hikâyelerine baktığınız zaman hemen hiçbir cümleyi gramer kaidelerine muvafık bulamazsınız. Fiil, cümledeki fikre göre kâh başta, kâh sondadır. Bütün bir milletin baştan başa kendi gramerine zıt konuştuğu iddia edilemez. Gramer yanlıştır! Gramere göre konuşanlar, en soğuk konuşanlardır. Bunların nutukları ve hikâyeleri bana bir mektep çocuğunun inşâdı gibi gelir.
(Falih Rıfkı)
Seçkin edebiyat ustalarıyla bir edebiyat ustası gazeteci tarafından yapılmış çapta küçük, içerikte büyük bir anket derlemesi... Okurlara ve yazarlara çok şey söyleyen bir başucu kitabı...