Osmanlı tarihinin şüphesiz en ilgi çekici olaylarından birisi Cem Sultan hadisesidir. İstanbul fatihi Fatih Sultan Mehmed’in oğullarından birisi olan Cem Sultan, tarihin en hazin şehzade hikâyelerinden birisine konu olmuştur. Fatih’in vefatı üzerine ağabeyi Bayezid ile bir iktidar mücadelesine girişmiş; ‘Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!’ kuralının geçerli olduğu bu acımasız mücadeleyi kaybeden taraf Cem Sultan olmuştur; ‘hükmü ilahi’, saltanatı ona nasip etmemiştir. Cumhuriyet döneminin ilk ve başarılı tarihî romancılarından M. Turhan Tan, Anadolu’daki savaşı kaybeden Cem Sultan’ın hayatını kaleme aldığı romanında Hicaz ve Mısır yolculuklarına çıkan, akabinde Rodos şövalyelerine sığınan ardından Fransa ve İtalya sürgünlerini yaşayan Cem Sultan’ın maceralarını tarihi kaynaklara istinat ederek okurlarına sunuyor. Bir yazısında tarihî romanın nasıl yazılması gerektiğini “1- Hakikatle hayal müsavi ve muvazi yürütülerek, 2- Hayale az ve tarihe çok yer verilerek. 3- Tarihe az, hayale çok yer bırakılarak,” şeklinde açıklayan M. Turhan Tan bu kıstaslara uyarak kaleme aldığı, tarihî gerçeklere sıkı sıkıya bağlı kalarak kurguladığı romanında kendi üslubunu yansıtıyor ve Cem’i şairliği yanında pek çok vasfı ile biz okurlara takdim ediyor. Cem’in şiirlere destanlara konu olmuş sürgünü dolayısıyla romanda dönemin sosyal havasının yanı sıra devrin Avrupası ve Osmanlı ile olan ilişkileri hakkında da malumat sahibi olabiliyorsunuz. Sadece o nefis ‘Cem Sultan şiirleri’ için bile okunabilecek harikulade bir roman, Cem Sultan…