Necati Tosuner Çılgınsı'da bir şeyin eksik kaldığı, yok, olmuyor denilen anların kırılgan öykülerini anlatıyor. Beklenen yılgınlıkların sezgisiyle çoğalan kaygıları, insanın kendisinden usanışını, bezginliği ve usulca damlayan bir su sesi gibi içe işleyen sevinci bir araya getiriyor. Sevinç ve kaygının birbirine çarpmasıyla oluşan büyük patlamanın yarattığı korkunç boşluğun yıkıcı anlamsızlığını resmediyor.
Seni bulmuş olmak beni korkunç sevindiriyor. İçimden kervanlar geçiyor. Marşandizler geçiyor. Bir demet kır çiçeği geçiyor. Bir martı kanat açıyor, -mevzun. Süzgün bir sandal geçiyor içimden. Saçları kurdeleli bir kız çocuğu geçiyor. 'Ben seni çok aradım...' demek geçiyor içimden. 'Seni nasıl da buldum...' demek geçiyor. Beynime iğne batıyor seni yitirdiğimi düşününce. Sanki kanım çekiliyor, içten içe donuyorum sanki, seni niçin yitirdiğimi düşününce. Seni yitirmiş olmak.. seni bulmuş ve yitirmiş olmak geçiyor içimden.