Cumhuriyetin 85. yılındayız. İstiklal Savaşının son gazisi bu yıl öldü, o dönemlerin canlı şahidi olan insanlar artık yok. Bu 85 yılda Cumhuriyeti ne kadar anlayabildik? Ezberlenmiş hükümlere sarılmadan, karşısında ya da yanında tavır almadan, ne derece sağlıklı bir bakış edinebildik?
Osmanlıdan bugüne intikal eden toplumsal, siyasal ve kültürel yapıyı göz önündbulundurmadan, Osmanlı aydınının yaptığı tartışmaları bilmeden, örneğin Ahmet Cevdet Paşayı yahut Fransız aydınlanmacılarını tanımadan ya da 1930ların yükselen faşizm damarını ve Dünya Ekonomik Bunalımını dikkate almadan gerçek bir Cumhuriyet fotoğrafına ulaşmak mümkün değil.
Oysa tarihe bakışımız, çoğunlukla, geçmişten müttefikler edinmek, arzularımıza hitap etmeyen verileri görmezden gelmek, güncel siyasi tartışmalar için malzeme devşirmek gibi zaaflarla malul. Prof. Dr. Naci Bostancı, son derece ihtiyatlı bir sosyal bilimci kimliği ile Cumhuriyetin felsefi temellerini, sosyal yapı ve inkılâpları, devlete atfedilen babaerkil otoriteyi, tekil siyasi yapının modernleşme projesindeki yerini, eğitim ve kültür politikasını, dönemin ekonomik zihniyetini, devletçilik dönemi ve uygulamalarını tartışıyor; siyasi, iktisadi ve fikri cepheleriyle yetkin bir Cumhuriyet panoraması sunuyor