Dindarlık ve sağlık ilişkisi, psikolojinin ve özellikle din psikolojisinin başlangıçtan beri temel konularından biri olmuştur. Psikolojide önemli teorisyenler çalışmalarında dindarlık ve sağlık ilişkisine yer ayırmışlardır. William James, Sigmund Freud, Carl Gustav Jung, Gordon Allport, Abraham Maslow, Viktor Frankl, Kenneth Pargament, Harold Koenig ve Irvin Yalom dünden bugüne zikredilebilecek başlıca isimler arasındadır. 1900'lü yılların başından itibaren daha çok teorik düzeyde ele alınan din ve sağlık ilişkisi, 1950'lerden ve özellikle 1980'lerden sonra nitel ve nicel araştırmalar çerçevesinde ele alınmıştır. Dindarlık ve maneviyat hem ruhsal hem de fiziksel sağlıkla ilişkilendirilerek incelenmiştir. Bu çerçevede dindarlık ve maneviyatın depresif eğilimleri ve kaygıyı azaltıcı, ruhsal ve fiziksel sağlık problemlerinden bireyi koruyan ve söz konusu hastalıklarla başa çıkma sürecini destekleyici yönü pek çok araştırma bulgularıyla desteklenmiştir. Dinî ve manevî destek, bireyleri hastalıklardan koruyan, hastaların ve hasta yakınlarının hastalıklarla başa çıkma sürecine katkıda bulunan önemli bir unsur olarak değerlendirilmiştir.
Martin Seligman, Robert Emmons, Mihaly Csikzentmihalyi ve Christopher Petterson gibi isimlerin öncülük ettiği pozitif psikoloji yaklaşımının ortaya çıkışıyla dindarlık ve sağlık ilişkisinde erdemlerin rolü de gündeme gelmeye başlamıştır. Bu çerçevede yapılan araştırmalarda, dindarlığın hayırseverlik, affetme, şükür ve alçakgönüllülük gibi erdemleri desteklemesiyle ruhsal ve fiziksel sağlığa katkıda bulunabildiği dile getirilmiştir. İşte elinizdeki bu kitap, din psikolojisinin en temel konularından biri olan din, erdem ve sağlık ilişkisini ampirik araştırma bulguları çerçevesinde tartışmaktadır.