Kur’an ve Hz. Peygamber gerek ibadet ve gerekse insanî ilişkiler açısından bir Müslümanın nasıl olması gerektiğinin temel ölçülerini ortaya koymaktadır. Bu bir anlamda müminlerin dünyayı mamur hale getirmeleri yanında ahireti kazanmalarının da kılavuzudur. Nitekim Müslümanlar bunlara dikkat ettikleri sürece aralarındaki kardeşlik hukuku ve dayanışma güçlü olmuş, bunun tabii sonucu olarak da dünyaya rehberlik etmişlerdir. Değerlerinden uzaklaştıklarında ise her zaman ezilmişlerdir.
Tarihi sürecin inişlerine ve çıkışlarına baktığımız zaman, yere düşülen yerde ayağa kalkmak gerektiğini anlıyoruz. Dolayısıyla Müslümanların silkinişi Kur’an’a ve sünnete dönmekten geçmektedir. Başka bir ifadeyle Müslümanların kendi dindarlıklarıyla yüzleşip eksiklerinin farkına vararak kendilerini daha iyi bir kıvama getirmeye gayret etmeleri, İslam’ın tebliği önündeki en büyük engelin kendileri olduğunu anlamaları gerekmektedir.
Elinizdeki eser çağımız Müslümanlarına hatalarını hatırlatmakta ve işe kendimizden başlamamız gerektiğini tavsiye etmektedir.