Doğal güzellikleri, zengin tarihî mirası, muhteşem mimarisi ve kültürel farklılığıyla Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olan Diyarbakır, surları, Hevsel Bahçeleri ve Dicle Vadisi gibi önemli yapılarıyla UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine girmiş ender şehirlerden biridir. Jeopolitik konumu, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan verimli toprakları, insanların yerleşik hayata başladığı ilk mekânlardan biri olması ve kurulduğu günden itibaren önemli yolların kesiştiği noktada yer almasıyla hem İslâm öncesi devirde hem de İslâmî dönemde birçok devlet ve hanedanın ilgisini çekmeyi başarmış bir şehirdir. Birçok devletin siyasi, askeri ve kültürel merkezi haline gelen, otuz civarında medeniyetin izini taşıyan ve bazılarına başkentlik yapan, farklı milletlerin bir arada ve kardeşçe yaşayarak kültür mozaiğine dönüşen şehirlerden biridir. Her dönem güncelliğini muhafaza ederek günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmeyi başaran ve kalkan balığını andıran biçimiyle şehrin etrafını boydan boya saran surlarıyla dünyanın eşsiz kentlerinden biri haline gelmiştir. Diyarbakır, pagan inancını benimseyenlerin yanı sıra semavî din mensuplarını da bünyesinde toplamıştır. Aynı şekilde farklı etnik yapıya sahip insanların yüzyıllarca beraber yaşadığı ve sonraki nesillere ortak bir miras bıraktığı kendisine mahsus eğlenceleriyle, giyim-kuşamıyla ve yöresel lezzetleriyle tanınmıştır. Günümüzde bile hâlâ popülerliğini kaybetmeyen Diyarbakır, dünyaca meşhur dergiler tarafından dünyada gezilmesi ve görülmesi gereken 100 şehir arasında gösterilmektedir. Geçmişin izlerini günümüze taşıyan, tarih ve insan mühendisliğinin sembolü olarak kabul edilen şehir, son dönemlerde binlerce turisti ağırlamaktadır.