Hiç şüphesiz, günümüzde içinde bulunduğumuz duruma bakan bir kişi; duanın önemini kavramamıza, makbul olmasının şartlarını ve dualarımıza icabet edilmesi için nelerin yapılması gerektiğini bilmeye, her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu görecektir. Müslümanların çoğunun celâl ve ikram sahibinin kapısını bırakarak, cömert ve kerem olan Allah Subhânehu ve Teâlâ’yı unutarak, kulların kapılarına sığındıklarını görmekteyiz.
İnsanlardan isteme sanatını öğrendik, fakat sultanların sultanından isteme sanatını öğrenemedik.
Falcıların ve sihirbazların kapılarını çaldık, fakat kapıların en genişini unuttuk.
İzzet ve şeref sahibi Allah’tan istemeye yorulduk, fakat zayıf ve zelil olan insanlardan istemekten yorulmadık.
Mülkün sahibi ve bütün varlıkları elinde bulunduran, herkese mükâfatını veren ve hiçbir kimseden ücret almayan aziz ve celil olan Allah’a elimizi açma ve şöyle deme zamanı gelmedi mi?