İbn Küllâb bir kelâmcıdır, fakat itikadi esasları belli, temel inanç esaslarından hiçbir tavizi olmayan bir kelâmcıdır. İtikadi esasların savunulması, şüphelerin ortadan kaldırılması manasında Mutezilenin elinde ortaya çıkan kelâm metoduna razı olan bir kelâmcıdır. Onun anladığı manadaki kelâm, çağın bilimidir, itikadi ilkelerin karşıdakilere anlatımını kolaylaştıran, müminin elini güçlendiren bir kelâmdır. Mutezile kelâmının aynen alınıp kendisine mal edilmesi değil, aksine bir süzgeçten geçirilerek, oyunun kurallarını koyanlara, aynı kurallarla oyunun başka bir şekilde oynanabileceğini gösteren bir sahipleniştir. Onun bu tavrı kelâm ilminin çağın ihtiyaçlarına göre yeni şekil alışı anlamında bir kırılmayı ifade eder. İbn Küllâb bu itibarla İslam düşünce tarihinin daralma noktalarında damarlarını açan fikir adamlarının öncüsü sayılmalıdır. Kelâmı ötekinin yaptığı bidat davranış ve fikir üretimi olmaktan kurtarmıştır. Onun bütün eserleri, ne yazık ki elimize hiç biri ulaşmamasına rağmen, isimlerinden öğrendiğimiz kadarıyla, Mutezile düşünce sistemine reddiyelerden oluştuğu göz önüne alınacak olursa, kelâm ilminin müessislerine bu ilmin açılımının gösterildiği bir usul olarak ortaya çıktığı görülecektir.