ولد عبد العزيز بن أحمد بن سعيد الدميري المعروف بالديريني بقرية درين بمدينة الغربية بمصر سنة 612هـ. توفي سنة 694هـ ودفن في القرية التي ولد فيها. درس الديريني على كبار العلماء في عصره. أكمل تعليمه في سن مبكرة. كان شاعرا وزاهدا. كتب مؤلفات مختلفة خاصة في مجالات التفسير والكلام والفقه ونظم التنبيه والوجيز وغريب القرآن. اجتمع الديريني العلوم الظاهرية والباطنية في شخصيته العظيمة. لهذا السبب، اكتسب سمعة جيدة بين الشعب.
في هذا التفسير المنظوم يشرح الديريني، الذي كان واحدًا من أهم الشيوخ في عصره في شمال إفريقيا، غرائب القرآن بصيغة شعرية. هذا الأثر، له نطاق أوسع من بين الآثار في غرائب القرآن. وأصبح مصدرا للآثار التي ألفت من بعده. في هذا الأثر، استشهد الديريني الآيات القرآنية والأحاديث النبوية. وفي نفس الوقت، استفد من العلماء من قبله، لكن انتقل اقتراحاتهم بصيغة مجهول. وذكر الديريني وجوه القراءات المختلفة في عمله، وأيضا
قد تطرق إلى اختلافات المعاني بين وجوه القراءات المختلفة.
Dîrînî künyesiyle bilinen Abdülazîz b. Ahmed es-Saîd, hicrî 612 yılında Mısır’ın Garbiyye şehrinin Dirin köyünde doğdu. H. 694 yılında vefat etti ve doğduğu köye defnedildi. Dîrînî, zamanının önde gelen âlimlerinden ders aldı. Tahsilini erken yaşta tamamladı. Aynı zamanda şair ve zâhid olan Dîrînî özellikle tefsir, teoloji, fıkıh ve nazım alanlarında çeşitli kitaplar yazmıştır. Dîrînî zâhir ve bâtın ilimlerini birleştirmiş, bu nedenle halk arasında büyük bir itibar kazanmıştır.
Kuzey Afrika’da döneminin en önemli şeyhlerinden biri olan Dîrînî et-Teysîr fi ilmi’t-tefsîr ismini taşıyan bu manzum tefsirde, Kur’an’da, az kullanılmasından dolayı mânası yaygın olarak bilinmeyen, anlaşılması güç lafızları (Garîbü’l-Kur’an) şiir formunda açıklamıştır. Bu eser, Garîbü’l-Kur’an’ı konu alan eserler arasında en geniş kapsama sahip olanıdır ve kendisinden sonra yazılan eserlere kaynaklık etmiştir. Dîrînî eserinde bu lafızları Kur’andaki çeşitli âyetlerden ve bu lafızların hadislerdeki kullanımlarından alıntılar yaparak izah etmiştir. İsimlerini zikretmese de kendisinden önceki âlimlerden de yararlanmıştır. Söz konusu lafızlara dair çeşitli yönleri ve farklı yorumları ele almış, bu farklılıkların mâna bakımından doğurduğu değişiklikleri göstermiştir.