“Siz yitik cümlelerin nasıl bir kıyım gerçekleştirdiğini bilir misiniz?
Bilir misiniz her şeyin tamam olduğunu sanan yığınla insanın arasında mutluluk pozları ile dimdik dururken ağır ve hüzünlü
yazgısını sol göğsünde taşımanın külfetini?
Sahi; çarpan mıdır yoksa çarpılan mı hakikatin kendisi?”
Her harfi kalbimi acıtsa da sevda üzerine risaleler yazmaktır niyetim.
Harflerin izini sürüp kelama dökmek.
Nedir sevda dedikleri?
Tarifi yapılabilir mi sevdanın sahi?
*****
“Şimdi sözün düğüm olduğu noktada bir ilmek daha atıyorum harflerle. Bir nakkaş gibi kâğıda nakşediyorum sevdayı.
Çiçeklerin bile yapayının var olduğu günümüzde, sevmenin hakikati altında doğmak ve sımsıkı tutunmak için gönle, sevda
diyorum.”
Sevda; keşfedilmeyi bekleyen hazine mi?
Sevda; insanın bir öteki kendisi mi?
Yoksa; içinde yükselen adını koyamadığı duyguların ayak sesleri mi?