Fıkıh ve hadis... İslam'ın temel ilimlerinden ikisi... Yapışık ikizler... Fıkıh, kurucu ilim; hadis ise veri sağlayıcı... Fıkıhta akıl; hadiste nakil esas... Fıkıh, hadissiz şaşı; hadis fıkıhsız topal... Fıkıh da hadis de birbiriyle istikamet bulur. Fakîh ve muhaddisler arasında tarihte yer yer tartışmalar olmuştur. Bu tartışmaların olumlu sonucu fakîhin hadise; muhaddisin fıkha yaklaşmasıdır. Ehl-i re'yin hadisçileriyle, ehl-i hadisin fakihleri böyle ortaya çıkmıştır. Geçmişte hadis ve fıkhın birbirine bağımlı oluşlarına dikkat çeken alimler her zaman olmuştur.
Fıkıh ve hadis nosyonu elde etmek sahada kendini belli eder. Kaynaklarla yoğrulmak, meselelerin arasında dolaşmak icap eder. Vakıa o ki, hadis ile meşgul olanlar fıkhın ne usûlü ne de furu ile meşgul oluyor. Furu muazzam bir müktesebattır. Furu arasında dolaşıp meleke kesbetmeyenin konuşmaya hakkı da olmamalı. Tabii furu içinde kalmamak ve boğulmamak şartıyla... Oradan kafayı kaldırıp dünyaya bakmak şartıyla... Fıkıh ile meşgul olanların da şöyle bir hadis kitapları arasında dolaşması gerekir. Bu hazinelerden uzak kaldığımızda yaptığımız çalışmaların cılız kalması mukadderdir.