"Bağdat'ın yeni edebi yıldızı" (The New York Times) olarak anılan Ahmed Saadavi'nin kaleminden Frankenstein Bağdat'ta, modern Irak'ın gerçeküstü gerçekliğini, korku ve kara mizahı harmanlayarak edebiyatla zirveye taşıyor.
ABD işgali altındaki Bağdat'ın yıkıntıları arasındaki tuhaf sakinlerinden Hadi boş zamanlarını kahvehanelerde hikâyeler anlatarak geçiren bir eskicidir. Yıkık evlerden, çöp yığınlarından, patlama alanlarından topladığı döküntülerin yanında çok tuhaf şeyler de vardır aslında: Ceset parçaları...
Bu parçaları bir ceset yaratmak için bir araya getirmekteki asıl amacı -iddiasına göre- hükümetin bunları insan olarak tanıması ve hak ettikleri bir defin vermesidir.
Fakat bir gün ceset kaybolur ve hemen ardından ürkütücü cinayetler dalgası şehri kasıp kavurmaya başlar. İfadelere göre katil vurulsa da yaralanmaz, ölmez; üstelik korkunç görünümlü bir canavara benzemektedir. Ve işte böylece Hadi, hayatta kalabilmek için insan vücuduna ihtiyaç duyan bir canavar yarattığının farkına varır – geçmiş hesapların peşine düşen bir intikam makinesi.
***
* Uluslararası Arap Kurgu Ödülü
* Uluslararası Man Booker Ödülü finalisti
* Fransa Büyük Fantastik Kurgu Ödülü
"Mary Shelley'nin kaleme aldığı Frankenstein'dan iki yüz yıl sonra, bu canavarın sayısız varyasyonu yaratıldı- ama bunlardan yalnızca birkaçı, Ahmed Saadavi'nin Frankenstein Bağdat'ta romanında hayat verdiği canavar kadar vahşi ya da politik olarak doğru." — Gregory Cowles, The New York Times
"Çapıcı ve gerçeküstü... Özgüvenli ve sanrılı... Kara mizah ve korkunun mükemmel karışımı... Saadavi, doğaüstü, korkunç ve sıradan ayrıntıları müthiş bir etkiyle harmanlıyor. Hem sesinde hem de vizyonunda bir yenilik var. Irak'ta yaşananlar manevi bir felaketti, bir çöküştü- ve bu cesur ve dahice bir roman, bu fikri benimsiyor ve tüm olasılıkları masaya yatırıyor. "
— Dwight Garner, The New York Times
"Büyük bir başarı... Gerçeküstü, büyüleyici ve dokunaklı... Ortadoğu mezhepçiliği ve jeopolitik ahmaklıkların vahim portresi, absürt bir ahlak anlayışı ve bir korku fantazyası... Garip, şiddetli ve komik."
— Sarah Perry, The Guardian
"Ahmed Saadavi 11 Eylül sonrası Irak'ta karanlık, müthiş bir metaforu ele alıyor ve Gabriel García Márquez'in sesiyle savaşın kalıntıları arasında yaşam mücadelesi veren insanlığa bir aşk şarkısı söylüyor."
— Lea Carpenter
"Saadavi, 2005 yılındaki Bağdat'ın gotik gerçekliğini öyle bir anlatıyor ki roman gerçeküstü bir boyuta geçtiğinde bile neredeyse hiç şaşırtmıyor."
— The New Yorker
"Bu ürkütücü roman, Irak'ı evi olarak tanımayanların yarattığı şiddetin tahribatını gözler önüne seriyor. Kadim bir duygunun şaşırtıcı dışa vurumu: Göze göz intikam, tüm dünyayı körleştirir."
— Kirkus Reviews