Gotik edebiyatın 200 yıldır popülaritesini kaybetmeyen başyapıtı Frankenstein ya da Modern Prometheus, bilimsel düşüncenin yükselişe geçtiği bir çağda doğaya hâkim olma hırsıyla dolu Victor Frankenstein'ın, ceset parçalarını birleştirerek galvanizmin ilkeleriyle hayat verdiği yaratığından kaçışı ve yaratıcısının tiksinerek reddettiği, sevgisini esirgediği yaratığın bu zalim sorumsuzluktan intikam alma girişiminin trajik hikâyesidir. Mary Shelley'nin, Lord Byron, John Polidori ve Percy Bysshe Shelley'le 1816 yazında Leman Gölü kıyısındaki Diodati Villası'nda geçirdiği günlerin verimi olarak doğan bu kült eserin ilk baskısı 1818 yılında isimsiz olarak yapılmıştır. Gülsüm Canlı tarafından Türkçeleştirilen eser, daha popüler ve Hıristiyan ahlakçılığına nispeten uygun şekilde yumuşatılmış 1831 versiyonuyla karşılaştırmalı olarak notlandırılmak suretiyle, romanın daha radikal ve tanrı karşıtı bu ilk versiyonu esas alınıp hazırlanmıştır.
Hiç kimse, başarının ilk coşkusuyla içimde bir kasırga gibi patlayan farklı duygulara akıl erdiremez. Yaşam ve ölüm, en başta aşıp geçmem gereken hayalî sınırlardı âdeta. Ardından da karanlık dünyamıza bir ışık sağanağı yağdıracaktım. Yeni bir tür, kaynağı ve yaratıcısı olduğum için bana şükredecek ve bir sürü mutlu ve harika tür, varlığını bana borçlu olacaktı.