“Ünlü gezgin ve doğa bilimci, okurlarına, anılarını ve güçlü bir manifestoyu bir arada sunuyor; ilkini yavaş yavaş, ikincisini ise bir o kadar ciddiyetle... Kritik bir eşikte olduğumuzun farkında olan Attenborough, insanların iyi yaptığı tek şeyin sorunları çözmek olduğuna dikkat çekerek canlandırıcı bir iyimserlik taşıyor. Gezegenin ekolojik geleceğiyle ilgilenen herkes bu mükemmel kitaba vakit ayırmak isteyecek.”—Kirkus Reviews
Bir zamanlar aşmanın günler alacağı ılıman ormanlar, yanından geçmesi dört saat süren bizon sürüleri, gökyüzünü karartacak kadar yoğun kuş sürüleri olduğunu unuttuk. Tüm bunlar yalnızca birkaç kuşak önce sıradan şeylerdi. Artık öyle değiller. Zenginliğini yitirmiş bir dünyayı yadırgamayacak hâle geldik. Çağımızın asıl trajedisi bu: Gezegenimizdeki biyoçeşitliliğin giderek hızlanan çöküşü.
Yediğimiz tavukları besleyecek soyayı yetiştirmek için yok ettiğimiz ormanların hesabı verilmedi. Alıp çöpe attığımız pet şişenin deniz ekosisteminde yol açtığı zararın hesabı verilmedi. Bahçemize yaptığımız eklentinin briketlerindeki çimentoyu üretirken açığa çıkan sera gazlarının hesabı verilmedi.
Ancak gidişatı durdurmak için hâlâ zamanımız var.
Mutlu hayatlarımızı yaşamaya devam edebilir, çocuklarımızı büyütebilir, inşa ettiğimiz modern toplumun uğraşlarıyla samimi bir şekilde kendimizi oyalayabilir, bunu yaparken de kapıdaki felaketi görmezden gelmeyi seçebiliriz. Ya da değişebiliriz.