“Gülmenin tarihini yazmak” gerçekten de ilginç olurdu. Çünkü gülme, tarihçinin kaydetmeye değer görmediği, diğer insanların da “gülüp geçtiği” önemsiz bir detaydır. Oysa gülme, Eski Mısır’da Tanrıların evreni yaratma biçimi, Eski Yunan’da yüksek felsefenin insanı tanımlama aracı, Orta Çağ’da Rönesans’ı doğuran çekirdek, modern toplumda ise bireysel özgürlüğün yüzdeki ifadesidir. Monoteist (semavi) dinler ise gülmenin tarihinde adeta bir makas değişikliğidir. Monoteist dinlerin tarihi aslında gülmenin değil gülmemenin tarihidir. Gülmeme, Eski Fenike’de monoteist dinlerin çekirdeğini aşılar, Yahudi toplumunda “ağlama duvarı”nı inşa eder, Orta Çağ’da Kilisenin iktidarını tahkim eden terbiye aracıdır, İslam’da ise imanlı kalbe saplanan gülme oklarına karşı bir ciddiyet kalkandır. Gülmeme, dindar toplumun temellerinden biri olan ciddiyetin yatağıdır. Bu kitap, gülmenin tarihine yeni bir sayfa ekliyor, İslam’da ise gülmenin tarihinde yeni bir sayfa açıyor.