Günün Kısa Tarihi günün içinden sesleniyor okura. Günlük hayatın nasıl yavaş yavaş dönüştüğünü, hayatımıza eklenen yeni gelişmelerle birlikte fark etmeden nelerin uçup gittiğini anlatıyor: İlmek ilmek, her yönden ve açıkça. Sosyoloji araştırmalarıyla tanıdığımız yazar, ambalajlı mutluluklardan seküler hayallere ve seyirlik bir dünyaya bakıyor penceresinden; düşündüklerinden, yaşadıklarından ve okuduklarından damıttığı tecrübeyi sunuyor.
Her gün gözümüzün önünde olan, hayatımıza girdiği halde görmemekte direndiğimiz pek çok olay, algılama biçimi ve uygulama Günün Kısa Tarihi´nde ele alınıyor. Yazar, gen teknolojisini, koleksiyonculuğun arka planındaki gizli sömürüyü, ölüm gerçeğiyle baş etmenin yeni biçimlerini gündemimize taşıyor. Cevizin kabuğunda mı kalıyoruz, özüne inmekten bizi ne alıkoyuyor sorularına cevaplar arıyor.
Nazife Şişman, Günün Kısa Tarihi´nde; şimdiye dikkat çekiyor. Parçalanmışlıkla malul şimdiye. Hızlı ve yoğun yaşadığımız için hiç düşünmeden geçiştirdiğimiz şimdiye. Ve şimdinin içerisindeki değişime, dönüşüme, karmaşaya. Her şeye rağmen bütünü kaybetmeden yaşamanın yollarını arıyor. Hakikatin insan gerçeğine ışık tutan bir anlama kavuşabilmesi için...
"Göçmen kuşlar, uçtukları yerin, duvarlarına gökyüzü resimleri yapıştırılmış bir kafes olduğunu fark ettiler önce. Kafes altındandı. Bülbül misali "vatanım" diyenlerin sayısı azdı. Daha sonra gökyüzü resimleriyle kamuflaja da gerek duyulmaz oldu. Çıplak gözle görülür oldu parmaklıklar. Yani artık yanılsama sona erdi: Ne Amerika özgürlük kuşunun göğüydü, ne de gökyüzü bitti."