İki gününü asla eşit geçirmeyen, haksız kazanca, haram lokmaya savaş açan Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri, Ankaranın o bereketli ve mümbit tarlalarında ter dökmüş, elinden orağını, dilinden tesbihatını asla eksik etmemiştir. Akan göz yaşına, titrek ve muhtaç bir ele karşı
kayıtsız kalmamış, nerde bir fukara varsa, gönlü hoş edilmiştir.
Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri bir arayışın içerisindeydi. İçindeki beni öldüren Hacı Bayramın tek isteği ve hedefi, bir gönül kazanma ve kazanılan o yüce gönül de yaşama arzusuydu. İnsan sevgisi ve insanı yaşatma arzusu onda ayyuka ulaşmıştı. Kendisindeki bu
samimiyet, kalbindeki Allah korkusu, insana bakışı, evrensel hoşgörüsü, insan-ı kâmil olma çabası, el emeğine saygı duyması, onun ve tesis ettiği Bayrâmiyyenin bir halk
akımı olmasını sağlamıştı.