Hadîslere yönelik ilgi, merak, soru, tenkit her zaman var olagelmiştir. Bu ilgi veya soru bazen hadisin anlamını, bazen sıhhatini sormak; bazen de çelişen hadislerin aralarının nasıl telif edileceğini öğrenmek şeklinde tezahür etmiştir. Hz. İsa'nın nuzûlü, deccal, mehdi, şefaat, kabir azabı, Hızır'ın yaşayıp yaşamadığı, kabirlerden yardım dilemek, mi'rac, Hz. Peygamber'in göğsünün yarılması, nübüvvet mührü, mübarek geceler, Nur-i Muhammedî, kenz-i mahfî, Resulullah'ın kabrinde diri olup olmadığı, Hz. Peygamber'in rüyada görülüp görülemeyeceği bu tür hadîslerden birkaçıdır.
Bu çalışma esas itibariyle geçmişte hadîs fetvalarının mahiyetini araştırmak saikiyle ortaya çıkmıştır. Alimlerimiz kendilerine sorulan hadîsle ilgili soruları hadîs fetvaları altında toplamışlar ve bu sorulara cevap aramışlardır. Sayıları az da olsa bunlar kendi dönemlerinde toplumda var olan soru(n)ları ve bunlara nasıl cevap verildiğini göstermesi açısından dikkate değerdir. Bunlar zaman içerisinde hadîse duyulan ilgiyi yansıttığı gibi -kronolojik olarak takip edilebilirse- hadîsle alakalı değişen ilgiyi de yansıtmaktadır. Bu durum bir başka açıdan hadîs-sosyoloji ilişkisine ayna tutmaya adaydır.
Elbette hadis fetvaları klasiklerimizle sınırlı değildir. Bu çaba kesintisiz bir şekilde devam etmekte ve günümüzde de buna yönelik fetva kitapları hazırlanmaktadır. İşte bu çalışmada ağırlıklı olarak bu fetva kitaplarını,onlarda geçen hadîsleri ayrıntılı olarak inceledik ve değerlendirdik. Sonuçta bugün de çok tartışılan hadîslerin mahiyetine, sıhhatlerine, ne anlam ifade ettiklerine yönelik önemli bir birikim ortaya çıktı. Bu birikimi ilgi duyan okuyucularla paylaşmak bizim için bir sorumluluktur.