Rivayetlerin Hz. Peygamber’e aidiyetini belirlemek için muhaddislerin kullandıkları isnad sistemi hadis ilminde büyük bir ehemmiyet teşkil etmektedir. Çeşitli açılardan sınıflandırılan isnadın klasikte en çok üzerinde durulan özelliklerinden birisi seneddeki râvi sayısının az olması temeline dayanan âlî isnad kavramıdır. Bir hadisin tarikleri birbirine nispetle ele alındığında âlî ve nâzil isnad terimleri, isnaddaki râvi sayısının azlığı ile çokluğu-nu ifade eder. Muhaddisler bu iki terim arasında Hz. Peygam-ber’e yakınlığı sağlayan âlî isnadı tercih etmişlerdir. Bu vesileyle hadis âlimleri âlî isnad semâı için üstün bir gayret göstermiş ve bu tür rivayetlere sahip âlimler, öğrenciler arasında büyük ilgi görmüşlerdir. Bu çalışmada, rivayet dönemi sayılabilecek hicrî ilk dört asırda âlî isnad arayışları; kavramın tarihsel süreci, ilişkili olduğu ıstılahlar, muhaddislerin konuya yaklaşımları ve bu tür isnadla-rın niçin talep edildiği araştırılmıştır. Ayrıca âlî isnada yönelik yaklaşımlar dönemsel ve bölgesel farklılıklarıyla ele alınmış, âlî isnada kaynaklık eden muhaddisler ve şehirler incelenmiştir