Klasik sonrası Hanefi literatüründe çoğunlukla ders kitabı olarak okutulmak ve ezberlenmek üzere kısa metinler yazılmıştır. Bunların en bilinenleri ve en yaygın şekilde kullanılmış olanları dört metin (mütûn-ı erbaa) ve üç metin (mütûn-ı selâse) adı altında sınıflandırılanlardır. Ebu’l-Berekât Hâfızuddîn Abdullah en-Nesefî’nin (ö. 710/1310) kaleme aldığı Kenzu’d-dekâik adlı eser, her iki sınıflamada da kendisine yer bulmuştur. Yazıldığı günden bu yana üzerinde yapılan çalışmaların sayısının yüzü geçtiği göz önüne alındığında metnin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. İsminin kelime anlamı “ince bilgiler hazinesi” olarak tercüme edilebilecek olan eser, müellifin daha hacimli bir diğer kitabı olan el-Vâfî’nin özetlenmesiyle (ihtisarıyla) vücuda getirilmiştir. Nesefî, mezhebin tercih edilen görüşlerini Kenz’de bir araya toplayarak insanların bunlardan kolayca ve sıkılmadan faydalanmasını sağlamayı amaçladığını söyler. Eser büyük ölçüde İmam Azam Ebû Hanîfe’nin görüşlerini ihtiva etmektedir. Böylesine kıymetli bir klasik ilk kez bu çalışmayla Türkçeye aktarılarak okuyucunun ve araştırmacıların istifadesine sunulmaktadır