Kur’an-ı Kerim’i okuma eylemini belirtmek üzere kullanılan terimlerden birisi olan tilavet, onun sadece lafzî/literal düzeyde okunmasını ifade etmemektedir. Zira mezkûr kavram; Kur’an-ı Kerim’i “tertîl ve tecvîd üzere dikkatlice okumak, manasını anlamak, emir ve yasaklarına riayet ederek onun ardınca gitmek” gibi birbiriyle ilintili eylemleri ihtiva eden geniş bir anlam dünyasına sahiptir. Tilavet kavramının muhtevi olduğu bu zengin anlam dünyası, Kur’an’ın tek boyutlu bir okuma biçimiyle tilavet edilmesinin eksikliğine delalet etmektedir. Zira Kur’an okunurken harflerin doğru telaffuzu, tecvid kurallarının uygulanması, sesin ölçülü kullanımı, okuyuş hız sınırının gözetilmesi, kıraat uygulamalarının doğru icra edilmesi ve ses tonunun manaya göre ayarlanması gibi birbirini tamamlayan birçok değişkenin okuma eylemine iştirak etmesi önemlidir. Bu şekilde bütüncül bir bakış açısıyla icra edilecek bir tilavetin, okuyucu açısından “hiçbir şekilde zarar etmeyecek kârlı bir yatırım” haline gelmesi ihtimal dahilindedir (Fâtır, 35/29-30). Ancak böyle bir ihtimalin gerçekleşebilmesi için harf ve kelimelerin telaffuzunda, tecvid kaidelerinin uygulanmasında, sesin/musikinin kullanımında, okuyuş hızının belirlenmesinde, kıraat uygulamalarında ve anlama göre ses tonunun ayarlanması gibi hususlarda okuyucunun her türlü ifrat ve tefritten kaçınması elzemdir. Aksi halde sadece müzikalitenin esas alınarak melodik nağmelerin ön planda olduğu şarkı, türkü ve ağıt formatında icra edilen bir okuyuş şekli ortaya çıkacaktır ki, Kur’an tilavetini beşerî melodilerin kalıplarına hapseden böyle bir okuyuş şeklinin; nebevî sünnetten tecvid ilminin kaidelerinden, kıraat geleneğinden ve Arap dilinin fonetik özelliklerinden onay alması mümkün değildir. Hâl böyle olduğu için bu çalışmada bir taraftan Kur’an tilavetinin usulüne uygun olmasını sağlayan tilavet usullerine diğer taraftan da onun caiz olma vasfını yitirmesine neden olan okuyuş biçimlerine değinilerek söz konusu uygulamaların doğru ve yanlış olanlarına dikkat çekilmiştir. Bu vesileyle Kur’an’a gönül vererek onu okuyan (kâri’) ve dinleyen (sâmi’) kişilerin, günümüzde icra edilen tilavetlerin keyfiyetine dair farkındalık düzeylerinin artırılması ve sahih bir tilavetin paradigmalarının neler olduğuna dair müktesebatlarının ziyadeleştirilmesi hedeflenmiştir. Bununla birlikte, on beş asırdır farklı dillere ve coğrafyalara mensup toplumlarca ibadet niyetiyle okunan son ilahi kelamın nebevî okuyuş ölçülerinden sapmayarak orijinaline uygun bir telaffuz ve seslendirmeyle nasıl tilavet edilebileceğinin ipuçlarına değinilmiştir.