11. asırdan itibaren şekillenen vird geleneğinde evrâd ve ahzâb kitapları oluşturulmuş, bunların meşhurları şerhedilmiştir. Bunlardan biri Muhyiddin ibn Arabî Hazretleri’nin Devr-i A’lâ’sıdır. Harîrizâde Seyyid Muhammed Kemaleddîn Efendi bu virdi Fashu Dürri’l-A’ğlâ Şerhu Devri’l-A’lâ adıyla şerh etmiştir. Harîrizâde eserini: "Kibrît-i ahmer, misk-i athar, dürr-i ezher, Şeyhü’l-Ekber -muhyi’l-milleti ve’l-hakîkati ve’d-dîn kuddise sirruhu’l-metîn- Hazretleri’nin avam ve havas arasında meşhûr ve livâsı menşûr Dürr-i A’ğlâ olan Devr-i A’lâ nâmlı korunma hizbi üzerine muvahhidlerin en fakiri Harîrizâde Muhammed Kemalüddîn işbu şerh-i Türkî’yi derleyip tamamlayarak Fashu Dürri’l-Ağlâ Şerhu Devri’l-A’lâ ismiyle adlandırdı. Dua ve anılma vesilesi olarak değerli dostlarına yâdîgâr bıraktı. Melik ve Allâm Allah’tan havâs ve avâmın bu eserden menfaatlenmesini dileriz." cümleleriye takdim etmektedir.
Bu eserin sonunda Salâhaddin Uşşakî’ye ait Miftâhu’l-Vücûdi’l-Eşher fî Tevcîhi Kelâmi’ş-Şeyhi’l-Ekber isimli eser de yer almaktadır.