Hemen heykeli götürüp kucağına bıraktım. – Bakın doktor, bunlar size absürt geliyor olabilir. Lütfen dünyayı sadece algıladığınız kadarıyla yorumlamayı bırakın! Bu sistemin bütününe hakaret olur. Benim gibi bir sürü insan var bu evrende ve âlemler içinde âlemler var. – Kesin şu abuk sabuk lafları! Hay aksi şeytan! Nereden geldim buraya! – Akit, dedi. – Akit mi? O da ne? – Herkesin sözleşmesi vardır ama unutur. Çocukken gördüğünüz rüyaları hatırlayın, kurtardığınız bebekleri düşünün. Onları sadece rüya mı sandınız! Doktor önlüğünün altında yalnızca bir doktor mu var? İnançlarıyla, yaşayışıyla, tercihleriyle bir insan var. Ölüm saatine müdahale etmemeyi tercih eden bir doktor mesela. Ya da Araf’ta kalmış çocuk ruhlarını kurtarmayı seçen bir doktor. Aynalara bakan bir doktor… Peki ya hastalar! Bu kitapta bildiğiniz hastalıklar ve hastalar yok. Hastanelerin o soğuk, kokulu, beyaz ışıklı koridorlarından hayata açılan, zamana düğümler atan, var olan düğümleri çözen; fantastik, mistik, spiritüel hikâyeler Hastane Kokusu’nda.