Yakın zamanlara kadar, idealler, entelektüel hayatın başlıca belirleyicisiydi. Aydınlar idealleriyle vardı. İdealleri için yaşar, ideallerinin gereklerinin belirlediği bir çizgi üstünde sürdürürlerdi yaşantılarını. Rodoslu Habibzade Ahmet Kemal, bu soyu tükenmiş idealist aydınlardan biri. Türkçü, Turancı düşünceleri benimsemiş bir öğretmen, bir İttihatçı. İdealleri uğrunda Doğu Türkistan'a yaptığı, bir serüven romanını aratmayacak tat ve heyecan yüklü yolculuğu, Doğu Türkistan'da sona ermiyor; Çin yönetiminin, hakkındaki sürgün ve hapis kararları nedeniyle, zorunlu biçimde, bir kentten diğerine sürerek Çin'in en doğusuna, Şanghay'a kadar uzanıyor. Şanghay'da bir süre kaldıktan ve özgürlüğüne kavuştuktan sonra da eve dönüş yolculuğu başlıyor. Gemiyle denizler, okyanuslar aşarak önce Hamburg'a, oradan da İstanbul'a ulaşıyor. 1889'da Rodos'ta doğan Ahmet Kemal, İstanbul'a 1912'de geliyor. İki yıl sonra da Doğu Türkistan'a gitmek üzere buradan ayrılıyor. Hayatının yaklaşık yedi yılını geçirdiği Türkistan, Çin ve Şanghay'daki serüvenlerini Çin-Türkistan Hatıraları ile Şanghay Hatıraları'nda, İstanbul'a gelmesinden önceki dönemini de Bir Yetimin Hayatı adlı eserinde anlatıyor. Hatıralar Habibzade'nin bu üç kitabını, Çin-Türkistan Hatıraları, Şanghay Hatıraları ve Bir Yetimin Hayatı'nı bir araya getiriyor. Böylece yazarın yalnız Türkistan, Çin ve Şanghay'da geçen yaklaşık yedi yıllık zorlu ve acılı hayat dilimine değil, çocukluğundan başlayarak öğrenimine, yetişme şartlarına ve öğretmenlikle süren hayatına, dolayısıyla imparatorluğun en çalkantılı dönemine, II. Abdülhamit, Meşrutiyet ve Trablusgarp Savaşı yıllarına Rodos ve diğer adalar odağında yaşadıklarına da tanıklık ediyoruz. İstanbul'dan Doğu Türkistan'a, oradan Şanghay'a, Java adalarından Mısır'a, oradan da Almanya'ya uzanan geniş bir coğrafyada esaret altındaki Müslüman halkların yirminci yüzyıl başlarındaki içler acısı hayatlarından çarpıcı kesitler sunan Hatıralar, okuru son derece öğretici, bir o kadar da düşündürücü bir okumaya davet ediyor.