Allah Teâlâ, biz insanoğluna sayısız nimetler vermiş ve yaptıklarından sorumlu tutmuştur. Nimetlerin çoğu insanlara helâl; bir kısmı da haram kılınmıştır. Bir kısım nimetler daha vardır ki serbest bırakılmış ve onunla ilgili herhangi bir hüküm belirtilmemiştir.
Hz. Peygamber kendisine sorulan bir soruya şöyle cevap vermiştir: Helal Allah'ın kitabında helal kıldığı şeylerdir. Haram da; yine Allah'ın kitabında haram kıldığı şeylerdir. Hükmünü belirtmediği şeyler ise affedip mubah kıldığı şeylerdir.
Diğer yandan, Hz. Peygamber kişiyi harama götürecek şüpheli şeyler için de şu uyarıyı yapmıştır: Şüphesiz helal bellidir, haram da bellidir. Aralarında bir takım şüpheli şeyler vardır ki, onları insanlardan birçoğu bilmez. Bu şüpheli şeylerden kim kaçınırsa dini ve haysiyetini korumuş olur. Her kim şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur. Bu tıpkı korunan bir yerin etrafında hayvan otlatan çobanın durumuna benzer. Sürüsü her an oraya girebilir. Bilin ki her hükümdarın bir koruluğu vardır. Allah'ın koruluğu ise O'nun haramlarıdır.
Helâl ve haramlarla ilgili vazedilen hükümlerin asıl amacı, Allah'a karşı gösterilmesi gereken teslimiyet ve bağlılığın ortaya konulmasıdır. Kulluk bilincinin gelişmesi ve dünya imtihanının kazanılması adına bu sınırlara riayet etmek hayatî bir öneme sahiptir.