Bu çalışma milletimize adanmış bir hayatın kısa hikâyesidir. Bu hikâyenin baş kahramanı olan Fatin Rüştü Zorlu, dış politikamızda bıraktığı izler açısından Türk hariciyesinin mihenk taşlarından biridir. Zorluyu zorlu yapan, içindeki millet ve devlet aşkının büyüklüğüdür. Onu asil kılan, hak bildiği yoldan cesurca yürümesi olmuştur. O, siyaseti, ihtiraslarına basamak olarak değil büyük hedeflerin hayata geçirileceği alan olarak görmüştür. Hedefi ise halkının refahı, mutluluğu dolayısıyla devletinin gelişmesi ve güçlenmesidir. Kıbrıs meselesindeki müzakereci tavrıyla, kaybedilmiş bir vatan toprağında yaşayan Türklerin haklarının kazanılmasında oynadığı rol, onu adeta fanilikten çıkarıp ölümsüzleştirmiştir. Kısaca bu eser, Fatin Rüştü Zorlunun, altı yıllık siyasi hayatı boyunca kader birliği yaptığı arkadaşlarıyla birlikte, 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında kurulan ve adına Yüksek Adalet Divanı denilen; ama yargılama usulleri bakımından ortaçağ engizisyon mahkemelerini aratmayan bir mahkeme sonrasında darağacında son bulan trajik hikâyesini anlatır.