Küçüklüğümden beri okumaya, dinlemeye, sormaya, yazmaya doyamam. Defterler tutarım, ta çocukluğumdan beri. Kapaklarında Halukun Defteri yazar. Bunlar Hereke Defteri, İstanbul Defteri, Anadolu Defteri, Osmanlı Defteri, Avrupa Defteri, Orta Asya Defteri gibi alt başlıklara ayrılır. Bir kısmı kitaplaştı, okuyucuya ulaştı. İlk tuttuğum defter bana kaldı. O benim özel defterimdi. Ne var ki, onu da eller aldı. Küçük küçük duygular, düşünceler, hikâyeler dışarıya sızdı, günün modası sosyal medya üzerinden Ummadığım bir ilgi gördü ve beni yeni bir kitaba doğru sürükledi.
İncir Çekirdeğinde eski hatıralar var, eski hayatlar var, tabiat var ama en çok o günlere, o insanlara hasret var Orada çocukluğumun İnciraltı Plajının çakıl taşlı dibi görünen temiz denizi var. Kamışlının, İkizlerin Binbaşının çeşmesi, Ulupınarın deresi, anamın ninnisi, babamın gayreti, dedemin öksürüğü, anneannemin duası, hepsinin hoş sâdâsı var. Ve sonra kulağımda yine her birinin tarihî Hereke Camiinden verilen sâlâsı var.