İslam dininin iki temel kaynağı olan Kur´an ve sünnetle direkt alakalı olan İslam hukuku ilmi, insanlık var oldukça kendisine ihtiyaç duyulacak yegane alanlardan biridir. Zira gerek toplumsal ve gerekse ferdi hayatta yeni gelişmelerin baş göstermesi ve bu gelişmeler sonucunda bir takım sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bir hukuk sisteminin ise, insan hayatının her alanında baş gösteren yeni gelişmeler neticesindeki ihtiyaç ve problemlerini giderebilmesi için statik değil dinamik bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Bu sebepledir ki İslam hukuku Kur´an ve sünneti esas almak suretiyle ve bu iki temel kaynak ışığında yeni gelişmelerle ortaya çıkan problemlere çözüm bulmak için, icma ve kıyas gibi asli sayılan kaynaklar yanında istihsan, ıstıslah ve örf gibi tali kaynaklara da müracaat etmiştir. Bu kaynaklara dayanarak hüküm vermek için de vazgeçilmez bir ihtiyaç olan içtihat işlevlik kazanmıştır.