İslam medeniyeti, tarih boyunca sadece ibadet ve ahlak esaslarına değil, aynı zamanda toplumun en zayıf kesimlerine yönelik bir duyarlılık ve yardımlaşma anlayışına da büyük önem vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de yer alan pek çok ayet, komşuluk haklarından yoksullara yardım etmeye, yetimlerin ve öksüzlerin haklarını gözetmeye kadar geniş bir yelpazede sosyal sorumlulukları vurgulamaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) de hayatı boyunca bu değerleri örnek bir şekilde yaşamış, bizlere miras olarak bırakmış ve Müslümanları sosyal adalete davet etmiştir. Tüm bunların ışığında İslam medeniyetinin bir vakıf medeniyeti inşa ettiğini ifade etmek gerekir. Tarihi süreçte İslam medeniyetleri, vakıflar, zaviyeler ve hayrat gibi kurumlar aracılığıyla sosyal hizmetlerin örgütlenmesinde önemli adımlar atmışlardır. Bu kurumlar, eğitimden sağlığa, yoksulluktan yetim bakımına kadar birçok alanda toplumun ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Ancak günümüzde savaşlar, küreselleşme, göçler ve hızlı değişimler gibi faktörler, sosyal hizmetlerin karşısına yeni zorluklar çıkarmaktadır. Yine de tüm bu olumsuz şartlar ve gelişmelere rağmen İslam medeniyetinin sosyal hizmet anlayışını günümüzün koşullarına uyarlamak için daha çok çalışmak gerektiğini vurgulamak gerekiyor. İslam Medeniyetinde Sosyal Hizmetler Sempozyumu Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleşmiş; İHH İnsani Yardım Vakfı’nın katkıları ve destekleriyle kitap olarak yayımlanmıştır.