Can’ın aklında tek bir şey var: Yepyeni, ışıl ışıl, muhteşem bir bisiklet! Daha hızlı,
daha parlak, daha havalı… İhtiyacı olan şey tam da bu!
Ama ailesi ona zaten bir bisikleti olduğunu söylüyor. Peki, arkadaşları rüzgâr gibi
yarışırken, o eski bisikletiyle nasıl yetişecek? Turnuvaya böyle mi katılacak?
İçindeki o kocaman bir “İSTİYORUM!” duygusu büyüdükçe büyüyor…
Derken, bir gece odasında garip bir ses duyuyor. Çınn… çınn…
Sanki bir bisiklet zili çalıyor. Can sesin peşine düştüğünde, kendini iki farklı dünyanın
eşiğinde buluyor.
Biri, her isteğin anında gerçekleştiği İstekler Diyarı… Diğeri, gerçek ihtiyaçların fark
edildiği İhtiyaçlar Diyarı…
Bu yolculukta Can, gerçek mutluluğun neyle ilgili olduğunu keşfedecek.
Peki, mutluluğun sırrı yepyeni şeylerde mi, yoksa zaten sahip olduklarımıza bakış
açımızda mı?