Son dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet tarihinin çok yönlü mütefekkirlerinden biri olan Mehmed Ali Aynî (1869-1945), maârif müdürlüğü, muallimlik, idâdî ve sultânî müdürlüğü, istatistik kalemi başkâtipliği, mektupçuluk, mutasarrıflık, valilik, Dârülfünûn müderrisliği gibi çok çeşitli memuriyet ve idâreciliklerde bulunmuş, aynı zamanda bu yoğun hayatına sığdırdığı 35'e yakın telif ve tercüme eser, pek çok makale, çıkardığı veya çıkartılmasına yardımcı olduğu dergilerle de velûd bir kalem olmuştur.
1913'te Trabzon valiliğinden emekli edilene kadar Halep, Yemen, Diyarbakır, Kosova, Kastamonu, Sinop, Taiz, Amâre, Balıkesir, Lazkiye, Yanya gibi Osmanlı coğrafyasının çok çeşitli noktalarında görev yapan Aynî, bu bölgelerde halkın sosyal, ekonomik ve kültürel durumlarını incelemiş, aşiretler arasında dolaşmış, özellikle Bulgarlar ve Ermeniler gibi ayrılıkçı etnik grupların faaliyetlerine karşı ciddi bir mücadele de yürütmüştür.
Toplumun, özellikle de gençliğin selâmet ve salâhının muhafazası, Aynî'nin ilmî ve tâlîmî faaliyetinin önemli bir istikametini oluşturmuştur. Bu itibarla Batı'da gelişip Osmanlı'nın son, Cumhuriyet'in ilk yıllarında toplumun fikrî hayatını ciddî anlamda etkileyen inkârcı akımlara, materyalist ve ateist fikirlere karşı mâneviyatçı felsefeyi benimseyerek dînî ve millî kaynaklara dönülmesini, millî irfan ve şuurun geliştirilmesini, böylece cemiyetin değerlerinin muhafaza edilip kurtuluşa da erilebileceğini savunmuş, bu uğurda kalemiyle cehd ve gayret göstermiştir.
Elinizdeki eser, Mehmed Ali Aynî'nin kâh tedris rahlelerinde, kâh idâre sandalyelerinde ve kâh matbûatta geçen macera-yı hayatını kendi ağzından ve vesikaların dilinden canlı bir tarih olarak ortaya koymaktadır. Kitap, Türk mûsikîsinin tanınmış sâzendelerinden Sadun Aksüt beyefendinin pederi, idâreci ve yazar Ali Kemali Aksüt (1884-1963) tarafından kaleme alınmış ve Aynî'nin vefatından bir yıl önce 1944'te İstanbul'da yayımlanmıştır. Kendisi de târihî ve sosyal ilimlere ait pek çok eser telif ve tercüme etmiş bir isim olan Ali Kemali Aksüt, hâdiseleri senelerine göre saymaktan ibâret bir biyografi yazmamış, eser boyunca olayların geçtiği yerler hakkında târihî, coğrâfî, iktisâdî ve içtimâî bilgiler vermiş, aynı zamanda kendi kanaat ve tespitlerini paylaşmaktan da geri durmamıştır.