"Kardelen çiçekleri dağların zirvesinde, karın o soğuklarında yenilgiyi kabul etmişçesine sabırla bekler. Öyle bir sabır ki ayaza çalan kar soğuklarına direnir. Ta ki erimeye başladığı bir anda karların arasından usulca açar ve boynunu eğer. Düşünsene, o soğuklara direnerek karları delip çıkan bir çiçek arsızca, ‘İşte ben buradayım, başardım.' dercesine dallarını açması gerekirken; dağ başlarında veya bir kayanın dibinde yalnızlık içinde görünmeden, fark ettirmeden açıverir. İşte sen de bir kardelen gibi yenilginde sabrı, başarında tevazuu yaşıyorsun. Bunu ben hissediyorum ve seni işte bunun için ikinci bir evladım olarak seviyorum kerata."
Elinizdeki romanda; Nilay ile Yusuf'un, kısa ömürlerine sığdırdıkları yaşanmış bir sevdalarını ve Yusuf'un karşılık görmeyen sevdasının ardından yaşadığı yalnızlığı bulacaksınız.
Sevdiğine değil, sevdaya sevdalanan bir gencin; kışın sert ayazında kendini koruyan ve açmak için en uygun zamanı kollayan kardelen misali zamanı geldiğinde "Kardelen Mevsimi"ni yaşamasının hikâyesi bulacaksınız.