Mezarlığa doğru attığım her bir adımda bacaklarım daha da titriyordu. Ayaklarım hâlâ çıplaktı, ama bu durum umurumda bile değildi. Birkaç dakika sonra mezarlığın içine girmiş bata çıka yoğun bir toprak katmanının üzerinde yürüyordum. O sırada, mezarlığın demir kapısı iki koldan usul usul açılıp kapanmaya başladı. Hareket ettikçe acı çekercesine gıcırdıyordu. Sonra aniden büyük bir gürültüyle kapandı. Korkudan beynim zonkluyordu. Ama kendimi toplamalı ve yapmam gerekeni yapmalıydım. O esnada ayak bileklerimde hissettiğim soğuk bir el, her şeyin sonunun geldiğine işaretti. "
Dört astronomi öğrencisi İstanbul'dan Harran'a giderken, terk edilmiş virane bir evde başlarına geleceklerden habersizdir... Seneler önce bu evde ve karşısındaki lanetli mezarlıkta yaşanan korkunç olayları ancak evdeki çekmecede buldukları gizemli bir defterde yazılanları okuyarak öğrenirler. Böylece kendilerini geçmişte saklı kalmış bir kâbusun da içinde bulacaklardır. Onlar için artık tek bir kurtuluş yolu vardır; Kefensizler Mezarlığı'nın sakinleriyle yüzleşmek...