Yaşadığı devir, dördüncü/onuncu yüzyılın önde gelen fikrî şahsiyetlerinden birisi olan Ebû l-Hasen Muhammed b. Yûsuf el-Âmirî (381/992), İslâm düşüncesini meydana getiren başka birçok önemli sıma gibi yakın zamanlara kadar ilim ve düşünce çevrelerinin dikkatlerinden uzak kalmıştır. Aralarında, bizim onun hayatını ve felsefesini konu edildiğimiz doktora çalışmamızın da bulunduğu yaşadığımız yüzyılın son 25-30 yıllık süresi içinde hakkında yapılan araştırmalar Amirî nin mantık, fizik, metafizik, siyaset, ahlâk, kelâm ve dinler tarihine kadar uzanan geniş bir alâka sahasının ve anılan bu sahalarda çoğu günümüze kadar gelebilme şansı bulamamış otuzu aşkın eser kaleme almış olduğunu ortaya koymuştur. Onun günümüze kadar kalabilen eserlerinden kendisinin genel felsefesinin de bir yansımasını ihtiva eden înkâzu l-beşer mine l-cebri ve l-kader adlı kitabı kelâmî meselelere tahsis edilmiş olmak bakımından özel bir önem taşımaktadır. Her şeyden önce bu eser, bilebildiğimiz kadarıyla, müstakillen insan fiilleri konusunda, bir İslâm filozofu tarafından meydana getirilmiş ve günümüze ulaşmış ilk ve tek eserdir. Bundan başka, yazıldığı dönemin zor beğenen ünlü edîp ve kültür adamı Ebû Hayyân et-Tevhîdî bu eserin nefis ve metodunun sağlam olduğunu söylemiştir. Ne var ki, bu özelliklerine rağmen Amirî nin bu eserine ve kendisinin, onda ifade edilen görüşlerine ne klasik kelâm eserlerinde ne de onun ihtiva ettiği konuda modern zamanlarda yapılan araştırmalarda rastlamak mümkün olmamıştır.
Doktora çalışmamız esnasında inceleme fırsatı bulduğum ve bir kelâm problemi olarak insan fiillerine felsefi bir bakış açısıyla yaklaştığını gördüğüm İnkâzu l-beşer mine l-cebri ve l-kader in dünya ilim çevrelerinde de yapıldığı gibi, Türkçe tercümesiyle birlikte tahkikli neşrinin yapılmasının lüzumuna inandım. Ne var ki, bizim çalışmamıza tekabül eden sürede, bilinen tek nüshası Princeton University Library nin 2163 (393 B) numaralı Arapça yazmalar kolleksiyonunda bulunan bu manuscript 1988 yılında Dr. Sahban Khalifat tarafından Resâilü Ebi l-Hasen el-Amirî ve Şezerâtühü l-felsefîyye içinde (s. 240-271) neşredildi. Bununla birlikte, Khalifat ın neşrinde görülen yirmibeş sayfalık bir eser için azımsanmayacak miktardaki vârid hatalar bizi yukarıda işaret edilen inancımızı gerçekleştirmeye mecbur etmiştir. Bununla birlikte, Khalifat ın neşrini görmezlikten gelmek bir hakşinâssızlık olurdu ve bu yüzden biz sadece metnin aslındaki ve neşirdeki mevcut hataları dipnotlarda göstererek çalışmamızda onun neşrinin genel çerçevesini koruduk.
Tabiîdir ki Türkçe tercümesiyle birlikte yaptığımız bu neşir, eserde müellif tarafından incelenen konunun, onun dönemine kadarki İslâm kelâm ve felsefesindeki durumunun bilinmesiyle bir anlam kazanacaktır. Bu nedenle biz, Amirî nin fikirlerinin İslâm düşüncesi tarihindeki yerinin daha iyi görülebilmesi için, kendisine tekaddüm eden dönemde insan fiilleri konusunda Kelâm ve Felsefe literatüründe yer alan görüşleri temel kaynaklara dayanarak tahkik etme gereği duyduk.
Böylece üç bölümden meydana gelen bu çalışmamızın, Kelâm ve İnsan Fiilleri adlı daha hacimli birinci bölümünde İslâm Kelâmcıları nın; Felsefe ve İnsan Fiiilleri başlıklı ikinci bölümünde İslâm Filozofları nın insan fiilleri hakkındaki görüşleri analitik ve sentetik bir şekilde ele alınıp incelendi. Üçüncü bölüm ise İnkâzu l-beşer mine l-cebri ve l-kader in Türkçe tercüme ve Arapça metninden ibarettir.