"Bu eser, Şark kafasının ölmeyen âbideleri arasındadır. “Dünyada bu eser derecesinde muvaffakiyet kazanan, onun kadar dünya dillerine tercüme olunmak bahtiyarlığına erişen eserler pek nadirdir.” Bu eseri Türkçeye tercüme edenler arasında bulunmak, bu âciz muharririn daima şükran ve iftihar ile anacağı, yüksek bir mazhariyettir. Bu kitap, amelî hikmet esasları üzerine kurulmuştur. Amelî hikmetten maksat, insanın iradesine tâbi olan maslahatlarını, menfaatlerini ve tabiî hareketlerini idare edecek esasları tanıması ve ona göre hareket ederek hayatından umduğu kemale ermesidir. Amelî hikmetten ferde raci olanına, ahlâkî terbiye, aileye raci olanına ailevî terbiye, cemiyete ve memlekete ait olanına siyasî terbiye denir. Bu eserde bilhassa ailevi terbiye ile siyasî terbiyeye ehemmiyet verilmiş, ahlâkî terbiyeye ait amelî hikmet esasları ise istitrat yolu ile anlatılmıştır. Amelî hikmet, hayat tecrübelerinin, hayat icaplarının telkin ettiği amelî felsefe demek olduğu için bunun aile ve cemiyet yaşayışını tanzim eden esaslarını herkesin anlayacağı hikâyelerle öğretmek ve bu hikâyeleri hayvanlara söyletmek Şarkın mümtaz olduğu yüksek bir edebi hünerdir. Bu eser ise, bu yolda gösterilen hüner ve kazanılan muvaffakiyetin en yüksek şahikasıdır." (Ömer Rıza Doğrul) *** "Dilsiz Dimne, Kelîye'ye nasıl söz söyler? Söz söylemekten aciz Dimne, Kelîle'ye meramını nasıl anlatırdı? Tutalım, bunlar, birbirlerinin sözlerini anladılar, söz söylemeden meramlarını ifade eden bu hayvanların ne demek istediklerini insan nasıl anlayabilir? Dimne, aslanla öküz arasında nasıl elçi oldu, ikisini de nasıl kandırdı? O akıllı öküz nasıl aslana vezir oldu, fil, ayın aksinden nasıl korktu? Bu Dimne ve Kelîle hikâyesinin hepsi yalan; "Yoksa karganın leylekle ne alışverişi olur, nasıl leylekle savaşır?" deme. Kardeş, kıssa bir ölçeğe benzer, mana da içindeki taneye. Akıllı kişi taneyi alır, ölçek var mı, yok mu? ona bakmaz. Aralarında sözden eser yok, fakat bülbülle gülün macerasını dinle!" (Mevlâna, Mesnevî, Cilt: III, 3615-3624, s. 258-259)