Efendi Hazretleri dünyevileşmenin vurduğu kalplere zühd, vera, isar bereketiyle dokundu. Allah (c.c.) ve Resul (s.a.v.) buyruğuyla kalpleri tezkiye etti. İslam’a karşı yürütülen çok cepheli saldırının tam karşısında durdu. Aksiyon adamıydı. Reaksiyona meyletmedi. Mücadele tarzını karşı tarafın stratejilerine ya da tuzaklarına göre değil, imanına göre belirledi. Küfür cephesi ne yaparsa yapsın O hep Müslümanca konuştu, Müslümanca yaşadı. Madden ve manen yıkılan milleti, İslam’a sarılarak ayağa kalkmaya çağırdı. Hayatının hiçbir döneminde İslam düşmanlarıyla ittifak arayışına girmedi. Yanlışları olsa da Müslüman kardeşlerini bırakmadı. Cemaate değil, ümmete çağırdı. İslam düşmanlarının ne hicivlerinden korktu ne de övgülerine aldanıp, yaşantısını ya da konuşmasını değiştirdi. Ne giyimde ne ev tefrişinde ne yemek yiyişte ne davette ne de tebliğde çağın modasına itibar etmedi. Bütün modaları İslam’a teslim olmaya çağırdı. Kışın en şiddetli zamanında Müslümanları baharın geleceğine inandırdı.